Aslında pek tadı tuzu yok gibiydi geçen sezonun "zorlama" heyecan(cığının) ardından bu seneki sezon başı hazırlıkları.Sürücülerde ve takımlarda şampiyon belli tavırları çoktan ciddi bahisçiler için garanti para görme sonuçlarını doğuruyor ve iyice mekanikleşen kurallar,geçiş zorlukları,marka değerini koruma adı altında getirilen katı kurallar ve son yılların modası DRS ayarları ile birlikte en son trend olan D-DRS ayarları falan filan derken Bernie amcanın kimseye kullandırtmam tavrındaki bu pahalı zevkine sizi bilmem ama ben artık ayar oluyorum.

Artık bizi iki lastik erimesinde heyecan yapan,gökyüzünden iki damla akınca bir spin,çarpışma veya yoldan çıkma olur diye F1 aracına binmiş çocuklar gibi sevinen yağmur duacılarına çeviren "bu" adamın (Şekil 2.1. mor gözlü kart zampara) "Yasak kardeşim okumadın mı?Yassah!" anlayışından en çok sevdiğim tutkularımdan olan Okay KARACAN 'nın (NTV zamanından bahsediyorum) sesinden "Evet!Kırmızı ışıklar tek tek yanıyor ve sezonun bilmem kaçıncı falanca Gran Prix 'i başlıyor.. "repliği için haftamı programladığım dergisine abonesi olduğum bu tutkumdan soğuyordum.(
Duydun mu?Aç kulağını bunları iyi dinle ihtiyar! O gözünüde bana devirip bakma öbürünüde ben morartırım.. )

Kusura bakmayın biraz ağır olabilir giriş(mem) ama sağ taraftaki fotoğrafa baktığınızda gördüğünüz bu pilotları ve yarıştıkları markaların araçlarının kıyasıya müccadelelerini izlemiş, yasaklarla ve extralarla değil birbirilerini gerçekten hak ettikleri için geçen pilotların heyecanını o dönem dibine kadar yaşamış biri olarak yazdıklarım az bile.Şimdiki F1 benim için benzetme yapmak gerekirse asidi kaçmış kola misali şekerli su.(Bu yazdıklarımdan dolayı aranızda incittiklerim olduysa özür dilerim ama keşke elimden daha iyisi gelseydi.)

Neler mi gördüm?
Rainman'in muhteşem yağış performanslarını.Tek teker olmadan turu tamamlayıp pit stop yaptığını.Ölüm haberi Brezilya'ya ulaştığında ordaki maçta futbolcuların maça ara vererek dizlerinin üstüne çökmelerini ve seyircilerin " Senna..Senna.. " diye tempo tutuşlarını.Schumacher 'in Senna'nın 41 yarış zaferini egale edip 41. zaferini kazandığında " press interview " da bu bilgi verilip ne hissediyorsun diye sorulduğunda birşey söyleyemeyip milyonların karşısında hüngür hüngür ağlamasını. Montaya'nın deli cesareti ile geçiş hamlelerini.Coulthard'ın Schumi'yle yaptığı tampon tampona baskı yarışları.Abi kardeşin kıyasıya mücadelesini,son turda motorların alev alıp yarışları ve pilotlar şampiyonluğunu bırakmasını.
Neyse daha fazla devam etmeyelim yaşımız ortaya çıkacak iyice diyerek herşeye ve herkese rağmen yinede uzak duramadığımız bu tutkunun sezon arasının değerlendirmesine başlayalım.
Uzun uzun pilotların kariyerleri,markaların tarihçelerine girip yazıyı tarih dersine çevirmektense sizleri çok sıkmadan sadece şu ana kadar gerçekleşen GP'ler üzerinden kısa kısa notlar ve dönen dedikodularla kalan kısmı izlemek isteyenlere I. perdede olanları aktarmaya çalışalım.Burdan da sezonun kalan kısmında olabilecekler üzerine fikr-i münasebet(yuh!) edip önümüze yol haritası çıkaralım.Tabiki de meraklısına bir iki dikkatimi çeken özel hususa da ilerleyen satırlarda değineceğim.

Muhteşem iki yılın arkasından hem Ferrari takımının müzmin "araç geliştirme sakatlığı" ile aileden zengin,Brezilya'da Türkiye'de ki Demirören ailesinin yaptığının bir benzeri olarak babasının "Bundan şirketime yönetici olmaz mazallah sonra şirketi batırır!" diye her yıl Ferrari'ye sırf oğlunun gönlü olsun düşüncesi ile inanılmaz mali kaynak akıtan Massa sorunsalının devam etmesi hem de diğer takımların motor, lastik ve pilot seçimleri ile her sene yenilenen yapılaşma sıkıntılarının ortasında kabul etmek gerekir ki iki kere arka arkaya olunca "deja vü" ama üç kez arka arkaya olursa ne "shit!" diyeceğimizi bulamayacağımız ağır bir favori durumu vardı "en genç çifte şampiyon!" ünvanlı Vettel'in.

Vettel,yaşlı kurt Webber ile birlikte pek de istedikleri gibi başlayamadılar bu sezona.Vettel ilk GP olan Avustralya'da ikinci oluyor 2.GP olan Malezya'da ise "İlk yarışta avans verdi biraz heyecan olsun diye.." konuşan hayranlarına tam bir hayal kırıklığı yaşatarak 11. olarak sıfır çekiyordu.Daha sonra sırası ile Çin'de toparlanma eğilimi gösterip Bahreyn 1.'liği ile biraz kendine gelir gibi olsada. Araya birer birincilik ve ikincilik,bir üçüncülük,üç dördüncülük ve birer beşincilik ve altıncılıkla ve iki GP'de sıfır çekerek 3. sırada girdi.Webber'de İspanya'da ki tur bindirilmiş hali ile olabildiği 11.'liği saymazsak takım arkadaşına göre biraz daha performanslı iki zafer ve genelde bol dördüncülükle (5 tane) araya pilotlar sıralamasında ikincilikle girmeyi başardı.
Vettel Macaristan GP'sinin bitişine kadar genelde aracı RB8'in daha iyi performans gösterebileceğine inandığını,yeni kuralların ve motor haritalama sisteminin kendilerini çok etkilemeyeceğini,şikayet olarak ise sadece özelliklede son GP öncesi aracın denge sorunlarından serzenişinin olduğunu gördük.Sıralama turlarında da bu çok belli oluyordu.

Webber ise takım içinde ilginin bu sezon daha çok ona kaymasından dolayı halinden ve aracından memnun bir tavırla olayları uzaktan izleyerek bekle ve gör taktiği benimsediği ama dostlar işte görsün misali takım arkadaşını koruyucu yaklaşım göstermek için yalandan rakiplerine sarıp Red Bull ile ilgili üst düzey teknik tartışmaların rakipleri tarafından bilerek uygulanan birer "taktik" olduğunu söyleyerek leyleğin ömrünü tüketme görevini layıkı ile yerine getiriyordu.
Bana sorarsanız Vettel'in denge problemi ve Webber'in "taktik" düşüncelerine katılırım ancak ilk yarı için Red Bull büyük ekip olma baskısını kaldıracak potansiyeli olan bir takım olmadığını gösterdi. Tamam denge sorunu olabilir aracının ancak bu kadar mühendis ve tekniker ile güncelemeleri yapamıyorsan bu sorunu çözemiyorsan, "taktik" dediklerine taktik! geliştiremiyorsan bu baskı altında sıkıntılı olduğunu gösterir.Ayrıca diğer takımların performansları biraz normale dönünce yaldızlar dökülmeye başlar ve böyle defolar ortaya dökülmeye başlar.


Hamilton ise emeklilik sigortasını geçen yıl 3 yıllık bir sözleşme ile garantiye alan takım arkadaşı Jenson Button ile abi kardeş ilişkisi içinde son derece doğru işlere imza atmaya devam ediyorlar.Avustralya ve asya ayağını üç üçüncülükle geçip istikrarlı bir görüntü vererek sezona başladı.Daha sonra başına sıcak geçmiş olacak herhalde arka arkaya iki yarışında son anda sıralamaya girerek Bahreyn ve İspanya'da iki sekizincilikle 4 puanı kapmayı başardı.Kendi ülkesindeki 8. lik bu aradan önce onun adına en büyük utanç ve üzüntü olsada Avrupa ve Almanya'da yaşadığı hüsrandan çokda fazla değildir diye düşünüyorum.Montreal ve Hungaroring zaferleri ise pilotlar genel sıralamasında 4. lük gibi hatırı bir yer sağlayarak araya girmesini sağlarken ayrıca 100 puan barajını geçebilen 5 pilottan biri olmasını sağlayarak olası bir pilotlar şampiyonluğu için hem ümitlerini tazeletmiş hem de son GP zaferinin sahibi için kaldığı yerden devam etme motivasyonunu sağlamış oluyordu.

Bence bu senenin başa oynayanların içinde en rahat ve üzerinde en az baskı olan takımı McLaren.Bunuda avantaja çevirmiş gibi görünüyorlar şu ana kadar.Jason'un elindeki emeklilik kontratı ile "ölmeden!" bir şampiyonluk daha istiyorum açıklamaları ile iyice coşması.Lewis'in takım içinde o "cool man" tavırlarından sıyrılıp twitterkolik durumu ile yarış sonlarında babasına sarılma halleri ile Macaristan GP'si zaferi sonrası "Kazanmam hala şampiyon olabileceğimi gösteriyor" açıklaması ile geri kazandığı özgüveni görüntüsü ile başka bir adama dönüşme sinyalleri veriyor.Bu arayı takım olarak iyi değerlendirirlerse bence Ferrari & Red Bull çekişmesi arasından çıkan takım veya en azından pilot olma ihtimali işten bile değil.


Assolisti sona bıraktım çünkü bu sefer gerçek bir şampiyon olduğunu herkese ve herşeye rağmen gösterecek gibi duruyor. Stefano Domenicali (Kimilerine göre korkak ve Ferrari ruhuna uymadığı düşünülsede) ile bana göre Ferrari artık gerçekleri ile yüzleşmeyi öğrendi ve bence bu çok da iyi oldu çünkü hatt-ı müdaffa yoktur sath-ı müdaffa vardır misali Ferrari'nin kapasiteleri içerisinde diğer rakiplerine göre zayıf olan yanlarını(hız) savunmasını güçlendirerek ( aracın dayanıklılığını artırmaktan bahsediyorum) kapatmaya çalışması , sorunlu aracı sürekli günceleyerek aslında böyle büyük marka için gerkli oran arayışı göstermesi bana göre yeterli olmasada olumlu izler bırakandı.Alonso şu ana kadar tahminlere uygun(Malezya'yı saymazsak) sezona sönük bir başlangıç yaptı.Ancak İspanya'da ne oldu ise ironi yapıp memleket sevdası olsa gerek yazacağım olmayacak.Bir şampiyon olduğunu hatırlayarak,Renault zamanından kalma sürüş performansı ile aynı zamanda o zamanlarda yaptığı taşın altına elini sokma figürünü yeniden sergilemeye başladı(aman nazar değmesin!).Araya kadarda bu istikrarlı performansını sürdürürek pilotlar sıralamasında lider olarak görevini layıkı ile yerine getirdi.Massa sorunsalından yukarıda bahsetmiştim o yüzden çok bahsetmeden sadece seneye artık babasının bağışlarıda onu kurtaramayacak olduğunu düşünüyorum,diliyorum,istiyorum Yeteeeer!

Hazır sezon arasında iken pilotların katıldığı hayır işleri ve böyle gösteri maçlarını görmek bir nevi hem biz F1 tutkunları için iyi oluyor hem de Dünya'da ki futbol tutkunları için sportif mücadelenin aslında hoş taraflarını görmelerini sağlıyor.Bu nedenle bu tip organizasyonların sadece futbol ile sınırlı değil daha farklı sportif alanlarda da uygulanması hem bu spora eskiye göre durağanlaşan ilginin tekrar artmasını hem de sporun gerçek anlamda barış ve sevgiyi temsil ettiğini gösterme imkanı bulur diye düşünüyorum.
Bu çocuğa Dikkat!!!
Romain Grosjean aslen İsviçreli olmasına rağmen ülkesinin kendisine hiç destek olmamasından dolayı vefanın semt olmadığını hatırlatır bir örnek misali Renault'un geçmişte ona güvenip destek vermesinden dolayı Fransız lisansıyla yarışma kararı alacak kadar yürekli bir çocuk.
Renault test pilotluğundan yarış koltuğuna uzanan tam bir külkedisi masalı.Aracın hakkını veren agresif yanı bana geçmişten birilerini hatırlattı şimdi yazamıyorum çünkü çok erken ancak bu performansını böyle devam ettirse ve mental sorunlarından kurtulup gelişimini tamalarsa önümüzdeki yılların fenomeni olması işten bile değil.Tabi artık F1'in abisi konumuna gelen Kimi'den de birşeyler kaptığı belli.
Özetle geçmişte böyle parlak çıkışlar çok gördük ki hala F1 pistlerinde direksiyon sallayanlarıda azımsanmayacak kadar çok.Umarım o da bunların arasındaki ölüler mezarlığındaki yerini almaz efsaneler arasında olmasa bile en azından onlara yaklaşan bir kariyere sahip olur çünkü bu sporu çekici kılan araçlar kadar onu kullananların o marka ile bütünleşip ortaya koydukları karakterdir.
Yine uzun bir yazı oldu biliyorum ancak yarı sezonun değerlendirmesini yaparken sadece olanı değil virajlarını,pit-stoplarını,sarı bayraklarını ve bu spora dair ne var ise yazının içine katma ihtiyacı duyuyorum.

Sezonun geri kalanı için kısa değerlendirmem Ferrari olanın üzerine(Macaristan hariç!) çalışmaya devam ederse markalarda olmasada(Massa sorunsalı!) pilotlarda Fernando ile sezon sonu damalı bayrağı en önde görür.Red Bull baskıyı aşıp araçlarındaki özellikle denge sorununu aşarlarsa sezonun kalanında Ferrari gibi tek pilotla değil iki pilotla yarıştıkları için markalardaki bu sezon sonundaki şampiyonumdur ve aynı zamanda pilotlar şampiyonasında Alonso'ya en büyük sıkıntıyı yaşatacak takımdır.
McLaren ise sezonun geri kalanında çok daha güçlü olacağına inandığım Lotus'un baskısını arkasında çok hissetmez ve pit-stoplardaki başarılarını aynı zamanda sıralama turlarındaki üstünlükleriyle de bu şekilde sürdürebilirlerse markalar şampiyonluğu için bir şansı var ancak Lewis'in pilotlar şampiyonluğu için Ferrari ve Red Bull çekişmesinin çok daha fazla(kan çıkacak kadar!) kızışmasını beklemek zorunda diye düşünüyorum.
Sezon sonu daha geniş bir değerlendirmeyle burda görüşmek ve damalı bayrağı hep en önde görmeniz dileği ile..