6 Ağustos 2012 Pazartesi

CHELSEA 2012 - 2013




Chelsea… Chelsea… Chelsea…

Geçen senenin her yönden en fazla şaşırtan takımı. Villa Boas’ı takımın başına getirilmesi, suskun geçen transfer sezonu, lige erken havlu atılması, Villa Boas’ın 2. Eleme turundaki rövanş maçını dahi görülmeden kovulması, Anelka’nın sezon bitmeden Çin’e postalanması, Di Matteo’nun takımın başında kalması, hiç beklenmedik Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu… Fırtınalı ama hiç beklenmedik şekilde mükemmel bir final.

Bu yaz Chelsea için en az Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdıkları günkü gibi güzel geçmekte. Kulüp geçen senenin aksine kesenin ağzını açtı ve 63 milyon sterlin (170 MİLYON TÜRK LİRASI!!!!) harcayarak hem kadroyu gençleştirdi, hem de değişecek olan sistemin altyapısını hazırladı. Üstelik Chelsea bu hamleleri yaparken şu anda bütün dünyanın gözünün üstünde olduğu, ‘en yetenekli genç oyuncular’ listesinde kafaya oynayan Eden Hazard ve Oscar’ı göstere göstere satın aldı. Bu benim yorumuma göre önemli bir güç gösterisi ve Manchester şehrine yollanan ‘’yeni sezonda bizde varız’’ mesajıydı.

Chelsea beni yeni sezon için fazlasıyla heyacanlandırıyor. Her ne kadar Anelka ve Drogba gibi oyunculara aşırı saygı duysam da, o kadar uzun süredir Chelsea forması giyiyorlardı ki gözümde fosilleşmeye başlamışlardı. Bütün dev kulüpler yeni ve genç oyunculara yönelirken Chelsea’nin aynı isimlere takılı kalması benim gibi bir çok Premier League sevdalısında Chelsea maçlarını izlememe isteği uyandırıyordu. Fakat bu durum şu anda tam anlamıyla değişmek üzere. Git gide yaşlanan kadro Eden Hazard ve Oscar gibi yaşlarının toplamı 42 eden oyuncularla takviye edildi. Bunlara geçen sene transfer edilen David Luiz, Gary Cahill, Lukaku, Atletico Madrid’de kiralık oynayan Courtois ve dün itibariyle 1 seneliğine Werder Bremen’e kiralanan De Bruyne’yi de eklediğimizde Chelsea’nin en azından önümüzdeki 5-6 seneyi garanti altına aldığını görüyoruz.

Kısaca transferlere değinmek istiyorum.

1  1)     Lille’den alınan, vaktinde tüm hayalperest Türk taraftarların hayallerini süsleyen Eden Hazard bu yaz Chelsea’nin yaptığı en pahalı transfer oldu. Son 2 sezondur Fransa’da Yılın Oyuncusu ödülünü almayı başaran oyuncu için tam 32 milyon sterlin sayıldı. İngiliz futbolunu takip edenler ülke otoritelerinin böyle genç oyunculara bu kadar para saçılmasından nefret ettiklerini bilirler. Şu anda da gündemde Hazard’ın bu parayı hakkedip haketmeyeceğine dair çeşitli tartışmalar var. Kişisel fikrim Hazard’ın bireysel oynamaktan ziyade, takım oyununa yatkın bir oyuncu olduğu için yerinde bir transfer olduğu. Bence kısa süre içerisinde polemiklere son verecektir.

Fakat bu transferde Hazard’ın çoooook büyük bir yanlışı oldu. Lebron James’in ‘yeneteklerimi Miami’ye götürüyorum broooo’ tarzındaki tweetleriyle kendisini Premier League izleyicisine ve otoritelere yanlış tanıttı ve şu anda herkesin ilk izlenimi ‘’artist, ben-centric ve ego manyağı’’ olduğu ki Hazard aslında pek böyle bir karakter değil. İlk başlarda kötü oynarsa üzerine yüklenilecektir. Şimdiden Andy Carroll ve Stewart Downing ile kıyaslamalar yapılmakta. İşi zor...

    2)     Brezilya ligi bizim ülkemizde saat farkından dolayı çok fazla takip edilen bir lig değil. Aslında bizim Türk futbol severin gözünü gönlünü hoş edecek, TSL’de ki pozisyon kıtlığından sonra defans hemen hemen hiç olmadığı için millete ilaç gibi gelecek bir lig. Bu ligin son 1-2 senede en fazla parlayan ismi Chelsea’nin yeni transferi Oscar. 21 yaşındaki genç oyuncu Internacional’de geçtiğimiz sezon sahaya çıktığı 44 karşılaşmada 15 gol ve 13 asist gibi bir istatistik yakaladı. Olimpiyatlar’ı takip ediyorsanız Neymar ile birlikte ofansın bütün yükünü çektiğini görebilirsiniz. Brezilya’nın girdiği hemen hemen her pozisyonda Oscar’ın imzası var ve atılan her golde bir işlev görüyor. Chelsea için onun oyun görüşü, yaratıcılığı ve defansın arkasına sarkan Torres ve Sturridge’e atacağı ara toplar büyük önem taşıyacak. Bana göre Hazard’dan daha fazla iş yapacaktır.
3  
       3)     Marko Marin’e pek değinmek istemiyorum. Benim senelerdir takip ettiğim, Football Manager oynadığım zamanlarda kadromdan eksik etmediğim bir 
      isimdi. Lakin geçen sene beni büyük hayal kırıklığına uğrattı ve henüz beklediğim sıçramayı yapamadı. Üstün çalım yeteneği, sürati ve güzel orta yapan bir oyuncu. Lakin Chelsea’de ne yapar, ne eder hiçbir fikrim yok. Kadro şişkin, fizik zayıf.. Forma verildiğinde şansı değerlendirebilirse iş yapar, aksi halde kiralanır diye düşünüyorum.
Bosingwa, Kalou, Anelka ve Drogba gibi isimler ayrıldıktan sonra Chelsea kağıt üzerinde taze ve diri duruyor. Geçen sene hiç beklenmeyen Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu takıma ayrı bir güven ve hava katacaktır. Sezon başında arka arkaya alınacak galibiyetler Chelsea’yi iyice havaya sokar ki bu da çok keyifli bir lig izleyeceğimiz anlamında gelir.
Mevkiler üzerinden gidecek olursak kağıt üzerinde Chelsea’nin en sıkıntılı bölgesi defansı gibi gözüküyor. Her ne kadar Terry – Cahill – Ashley Cole – Ivanovic – David Luiz ve Olimpiyat’larda defanstan çok DMC gibi oynayan Bertrand olsada bana olası sakatlık durumunda Chelsea’nin başı çok ağrır gibi geliyor. Kaldıki defans hattı ortasaha ve hücum hattı gibi seri olmayacağı için bloklar arası bağlantıda (Ömer abi beni andı sağolsun) özellikle oyuncular birbirlerine alışana kadar sıkıntı çıkabilir. Fakat bunların çoğu tabii ki ön görü. O yüzden 2-3 maç izlemeden ne desek havada kalacak.
Bu sene Chelsea adına diğer bir önemli isim yine Ramires olacaktır. Brezilya’lı genç oyuncu gençtiğimiz sezon bana göre takımın en iyi ismiydi. Bu sene bir başka Brezilya’lı Oscar’ın gelmesiyle, performansını daha da arttıracağını ve sezon sonunda ‘Yılın Oyuncusu’ ödülüne aday olacağını düşünüyorum. Solunda Hazard / Mata, sağında Oscar/Marin, ileride Torres ile Ramires bu sene yaratıcılığının ve tekniğinin sınırlarını zorlayacaktır. Burada önemli olan Ramires’in yanında kimin oynayacağı. Ağustos başı itibariyle Lampard’ın sakatlığı devam ediyor ve hala tam kapasitede değil. Fakat unutmayalım ki Meireles – Essien - Romeu ve John Obi Mikel gibi bu takımın göbeğinde oynamaya aday bir çok isim var.
Di Matteo bu sene kadro kurmakta epey zorlanacak. Kağıt üzerinde Chelsea bana göre ligin en iyi kadrosuna sahip fakat Chelsea’nin senelerdir bize kanıtladığı bir şey varsa o da takımın kendi kendinin ipini çekme bağımlılığı olduğu. Sezonlar geldi gitti, menajerler geldi gitti ama bu hastalı düzelemedim. Ödenilen tazminatlar ile 3. Boğaz Köprüsü ihalesine katılınabilir, kulübe bir gelir yaratılabilirdi.Di Matteo topçular tarafından seviliyor, takımın soyunma odasında atmosfer Mourinho döneminden beri ilk defa bu kadar iyi ve forma giysede giymesede futbolcuların yüzünden tebessüm eksik olmuyor. Gençleşen kadro ‘kolej takımı havası’ yakalamaya çalışırken Lampard ve Terry gibi abiler takım içi disiplinin başarıyla sağlayacaktır. Chelsea’de bu sene geçmiş senelerde olmayan bir şey var. O da ‘’oyunu değiştirebilecek yetenekli oyuncular’’. Geçen sene sırf Mata ve zaman zaman Ramires ile bu yapılmaya çalışılırken artık yedek kulübesi dahil bir çok isim oyuna etki edebilecek kapasitede.
Manchester City bu sene yine favori olacaktır fakat Mancini yine büyük handikap. Geçen sene son maçta bile şampiyonluğu vermek üzere olan İtalyan hoca bu sene güçlenen United ve Chelsea karşısında bana göre mutlu sona ulaşamayacak. Manchester United’ın ise yaşlanan defansı ve merkez orta sahasında yaşanan kısıtlılık ve çeşit azlığı bana göre Chelsea’yi bu sene için epey şanslı kılmakta fakat tabii ki önce kimyanın oturması lazım. Arsenal daha önceki analizimde belirtmiş olduğum gibi epey heyecanlı bir kadro kurdu ama biraz kapalı kutular. Tottenham ve Newscastle ise 4.lük ve 5. Lik için kapışacaktır. Bu durumda bana göre Mayıs sonunda Chelsea ligin ilk 2 sırasında birine oturacaktır.
Ayın 18’ini sabırsızlıkla bekliyorum.

3 yorum:

  1. 3.5 sezon bi takımda oynayınca fosilleşiyolarsa iyimiş.bence her oyuncu bir takımda minimum 2 sezon oynamalı mazallah fosilleşirler sonra.

    YanıtlaSil
  2. Drogba (2004-2012) Yaş: 34...

    YanıtlaSil
  3. Anelka yı söylüyordum.bu arada minimum yazmışım maksimum olucak o :).

    YanıtlaSil