Bazen yazıyı yazmak istediğin için yazarsın bazen de öyle şeyler arka arkaya gelirki yazdırırlar...
Barış,Sato,Batiste vs derken şimdi de Bo...
Tecrübenin,paranın satın alamayacağı tek şey olduğuna hep inandım bu yüzden de Aydın abinin Fenerbahçeli olduğundan bir an bile şüphe etmeden ve bu armanın avrupada hak ettiği yeri her zaman alması için tecrübesini, zamanını,bütün birikimini hatta yeri geldiğinde ailesini ihmal edercesine kulübümüz için çalıştığını biliyorum.Ancak..
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diye de bir gerçek varki işte burada kulüp olarak bu değişimi aranan taze kan olan bu camianın içinden gelen hem kulübün hem de federasyonun önemli görevlerinde bulunmuş menajerliği bizim camia gibi zor bir yapıda aynı zamanda alanı olmayan bir alanda yapmış ve idareciliği ise çok tartışmalı ve cadı kazanı olarak nitelendirebileceğimiz bir kurum olan T.F.F. 'de bir oluşumu yeniden kurgulayıp geliştirmeyi başararak gösteren (bunu federasyondaki gözlemciler ve temsilciler kurulu başkanlığı için yazıyorum) Kemal abi ile başlatmalarını son derece doğru ve yerinde bir hamle olarak görüyorum.“Antrenörü göndermek ya da göndermemek yönetim kurulunun kararı. Benim, eski bir antrenör olarak, zaten arkasında durmam gerekir. Risk konusunda da tam tersini düşünüyorum. Bu durumda antrenörü göndermek risktir. Başarı hep istikrarla gelmiştir. Alınan bazı yenilgiler nedeniyle coachu yollamak bizim gibi büyük bir kulüp için eksi puan olacaktır. Daha geçen sene bu takım Spahija ile hem ligi, hem kupayı kazandı, Euroleague’de ilk 8’i son anda kaybetti. Bu sene Spahija’nın yerinde olmak istemezdim. Sakatlıklar yüzünden sürekli değişen takım kimyası var. Bu hiç kolay değil”
Kısaca Aydın ÖRS eline verilen bir oluşumla saha içi organizasyonu başarılı kurgulayan ve kurguladığı bu yapı sekteye uğradığında düzenin statükoculuğunu muhafaza etmek için revize etmeyip kurguladığını zorlayan bir yapıda iken tıpkı bir iktisatçı gibi..Kemal DİNÇER ise eline bir oluşum verilmeden varsayaraktan başlayarak hem bu yapıyı tasarlayıp bunu kurgulayan hem de saha içi organizasyon ile uğraşıp kurgudaki olası orantısızlıkları sorgulayıp sistemi geliştirici,revize edici güncellemeye yakın tutmaya yönelik hamleleriyle tipik bir işletmeciyi andırması şeklinde özetleyebiliriz.
Bu kısmı uzun tuttuğumun farkındayım ancak balık baştan kokar misali siz kurgulayacak olanı iyi kurgulayamazsanız büyük bir variyeti hiç bilmediği bir alanda harcamaya çalışan bir kişinin durumuna düşersiniz.
Bu kısmı uzun tuttuğumun farkındayım ancak balık baştan kokar misali siz kurgulayacak olanı iyi kurgulayamazsanız büyük bir variyeti hiç bilmediği bir alanda harcamaya çalışan bir kişinin durumuna düşersiniz.
Bu sebeple bugün Türkiye'de şu konjuktürde beğenirsiniz beğenmezsiniz çok az oluşumun sahip olduğu bakın sadece sportif alanda değil bütün sektörlerden bahsediyorum çok az kurumun sahip olduğu direkt hatta en direkt bir desteğe sahip kurum Fenerbahçe basketbol takımıdır.Bu yüzden direksiyonun başındaki adam seçimi son derece önemliydi.
Bu düşüncelerle sezon öncesi hazırlıklara başlanıp önce bir çok basketbol otoritesine göre son yılların en kariyerli koçlarından ve İtalya basketbol tarihine şimdiden adını yazdırmış taktiksel bir kurt olan Simone Pianigiani ile anlaştılar.
Toscana bölgesinin bu çocuğu 1996-2012 yılları arasında bulunduğu görevinde bunun 10 yılını yardımcı antrenör(Ergin ATAMAN ile FIBA Saporta kupasını havaya kaldırdığı dönem dahil) ,son 6 yılını ise baş antrenör olarak geçirerek görev aldığı Siena kulübünden başka bir kulüp görmeyen biri.
Siena'nın başında olduğu 6 senede İtalya ligi (LEGA BASKET) gibi bir ligte memnuniyetsiz,tam bir koç öğütücü olan aksi ihtiyar Minucci'yi idare ederken bir dönem bizlede adı geçen Messinalara, David Plattlere kafa tutarak hem kupalara amborgalar koyuyor hem de o zamanlar birer Clark Kent,Bruce Wayne,Steve Rogers ve Adam olan Simone ile birlikte Superman,Batman,Kaptan America ve He-Man'e dönüşen Mcintyre , Sato, Stonerrook ,Bo gibi yıldızları dünyaya sunmaktan da geri kalmıyordu.
Simone yardımcı antrenör döneminde zor bir başkan ve 7 farklı koç ile çalıştı bu da onun farklı yönlerde (sıra dışı taktikler,oyuncu psikolojisi,kulüp içi ve dışı politika,stratejiler...) gelişmesini sağladı.Oyuncuları ile kurduğu iyi diyalogları ile bilinen bu özelliğini ise bir basketbol mitine göre Ergin ATAMAN'dan aldığı söylenir.Zaten bunla ilgili kendiside takımın başına baş antrenör olarak geçtiğinde ilk basın toplantısında üzerinde emeği olan koçlara teşekkür ederek bir nevi bu miti doğrularcasına beyan etmiştir.
Benim kendisinden beklentim ve onda bu kurguyu oluşturacak koçluk özelliklerin olduğunu iyi bildiğim hücumda topu çok iyi çeviren doğru atışı doğru adamla buluşturana kadar arayan,zorlayan.. savunmada ise sertliği sonuna kadar kullanan,inanılmaz hareketli men-to-men oynu kadar alçak postta match-up zone müdafaayı ugulamaya çalışan yüksek postta ise adam paylaşımcı bir takım oyunu oluşturmasını bekliyorum.Bu beklentilerim ile ilgili kafamdaki tek soru işareti ilerde değineceğim yerli oyuncu grubu ile 4 numara pozisyonu(bu yazıyı yazarken transfer ile ilgili bir girişim yoktu)
Gelelim kurgunun 3. ayağına önce bu sene şu ana kadar Fenerbahçe erkek basketbol takımına yapılan takviyelere ve kalanlara..Gidenleri tabloya koymadım darılmayın çünkü bu konularda biraz şovanist davranıp gelene hoşgeldin gidene güle güle diyen ve kalanlar bizim mantığıyla yaklaşan biriyimdir.Başka bir ifade ile diğerlerinin ne yaptığından ziyade asolan benim ne yaptığımdır diye bakarım.
2012-2013 SEZONU FENERBAHÇE ÜLKER
Gelenler: Barış Ermiş (Banvit), Romain Sato (Panathinaikos), Mike Batiste (Panathinaikos), Bo McCalebb (Montepaschi Siena)
Kalanlar: Oğuz Savaş, Kaya Peker, Ömer Onan, Emir Preldzic, Bojan Bogdanovic, James Gist
Kalanlar: Oğuz Savaş, Kaya Peker, Ömer Onan, Emir Preldzic, Bojan Bogdanovic, James Gist
Resmi olarak açıklanan son kadroyu görüyorsunuz.Mirsad'ı (Bana göre basketbolun Lugano'su) eklemedim çünkü malum yakın takip edenler bilecektir jübile kararı aldı veya aldırtıldı. Yinede içimde bir parçada olsa eski öğrencisine Simone'nin kapıyı göstermeden önce son bir şans vereceği yönünde de bir his yok değil.Özelliklede 4 numara pozisyonu daha belli değilken!
Kalanlardan şu anda Gist'in akıbeti çok net değil gibi durmak ile beraber 4 numara transferine göre takımndaki durumuna nokta koyulacağı konusunda bilgiler geliyor.
Yeni arkadaşlara bakınca "Bir Zamanlar Kardeş Gibiydiler"filmi aklımdan geçmiyor değil.Simone'nin erken zamanlarında yukarıda da belirttiğim üzere beraber hem yaş hem kariyer anlamında büyüdüğü ekibi , kendisi dahil hepsinin ustalık dönemlerinde yeniden bir araya getirmiş.
Sato yıllardır aradığımız forvet bölgesine aradığımız aranan kan cümlesinin ta kendisidir.Büyük umutlarla alınan nicelerinin yanında o bölgede takıma sınıf atlatacak özelliklerle sahip bir oyuncu.Bire biri, delici penetreleri,geriye çekilerek atışları,tiplemeleri ve en önemlisi bu bizim tarftar için olmazsa olmaz durgun giden oyunun oyun bozanı olması.Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Ömer seviyesinde de Euroleauge Apoletli bir savunma izleyeceğimizden de emin olabilirsiniz.
Batiste'yi tartışanı ben tartışırım!Hani illa tartışırım yaşını osunu busunu diyenlererede açın son EL'de deplasmanı geçtim burda Ataşehir'de oynadığımız maçı bir zahmet izleyin 34 plaka iken tek başına pota altı trafiğini nasıl E-5 'e dönüştürmüş görün gelin yine tartışalım.Bu yaşta üst düzey mücadeleyi ortaya koyan ve komşudaki bu kriz olmasa zaten asla göremeyeceğimizi düşündüğüm gerçek yıldızlardan.5 numaranın ta kendisi.Box out yapmaya kalktığınızda yıldızları sayabileceğiniz bir adam.Tam bir profesyonel zaten bu yaşta bu üst düzey kariyere istikrarlı bir şekilde devam etmesi cümlemi doğruluyordur herhalde.
Puzzle'ın son parçası Mersin'li!! Bo..Bu kadar kısa sürede inanılmaz bir kariyer sıçraması ve mevkisinde Avrupa'nın en iyi 2-3 guardında biri.Bir oyun kurucudan ne istersiniz?Bütün cevaplar Bo'da.Penetre,Men to men,şut,kurnazlık,dalış taklaları, smaç, zeka, oyun görüşü, dinamizm,dayanıklılık ve yıpratıcı savunma.Karşısındaki savunma için söylenecek tek söz yazık!
Barış ERMİŞ iyi alt yapı eğitimi almış, profesyonel kariyerinin başlarında ise hem bulunduğu takımda önünde bulunan guardların ismi ve kalitesinden hem de çaylak dönemlerinin birtakım getirdiği genel oyuncu mental sorunlarından dolayı aldığı süreleri iyi değerlendirememiş ancak yeteneğini geliştirmek için her gittiği takımda biraz daha üstüne koyan bir karakterdir.Asıl sıçramasını yaptığı ve burdan Milli Takım oyun kuruculuğuna yükseldiği Banvit'te Orhun Abinin inanılmaz bir şekilde ona duyduğu güven ve kendisininde oyun kuruculuktan gelen kariyerinden dolayı ona olan desteği asla ama asla bir kenara bırakılamaz.İşte bu durumdan dolayı Barış bana birazda koç oyuncusu gibi geliyor.Kendisine bu destek ve güven hissetirilirse burada başka bir oynucu olup büyük oyunlarını görebiliriz gibime geliyor.Gerçek profesyonelliğini hem kendisi için hem bizim için göstereceği harika bir yer onun için.Umarım Bo'dan kalan süreleri soyadı gibi ermiş dedirtir.
İkinci beş Barış-Ömer-Bojan-Kaya-Oğuz
Tabi İbrahim,Berkay,Bora için ayrı bir yazı bir ara yazılmaya değer..Şu an konuşulan isimler üzerine ise 4 numara pozisyonu için 6. yabacıyı alacağımız için iyi irdelediklerini düşünüyorum,biliyorum diyelim.
Mehmet OKUR hem kariyer hem yerli statüde olduğu için çok ideal gibi dursada tek değil birçok şeyin bir araya gelmesi gerekiyor diyerek geçiştireyim. Andersen'nin Simone'nin eski öğrencisi olmasından ve kulüp değişikliğini seven yapısı olmasından dolayı birinci tercih olduğunu yazmak malumun ilanı gibi birşey ancak bu kadar emek verilip kurulan bu kadronun kurgulayanları emin olun bu ayrıntıyıda asla göz ardı etmeyeceklerinden emin olabilirsiniz. Sezon sonunda bütün hedeflere ulaşmış muhteşem bir senenin değerlendirmesinde tekrar görüşmek üzere en iyi 6. adam !..










Hiç yorum yok:
Yorum Gönder